Ana içeriğe atla

Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi

Alpaslan Çakar Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı; “Sayın Bakanım, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Sayın Başkanı, Arap Bankalar Birliği’nin Sayın Başkanı, Değerli Konuklar, Sayın Meslektaşlarım, Basınımızın Değerli Temsilcileri sizleri şahsım ve Türkiye Bankalar Birliği adına saygıyla selamlıyorum. 

Arap Bankalar Birliği’nin geleneksel yıllık zirvesinin İstanbul’da yapılmasından dolayı duyduğum memnuniyeti sizlerle paylaşmak isterim.

Ülkelerimiz arasındaki dostane ve yapıcı siyasi ilişkilerin olumlu yansımalarını başta ekonomi olmak üzere her alanda memnuniyetle görüyoruz.

Birlik üyesi ülkelerle Türkiye arasındaki ticaret hacmi son 20 yılda 10 kattan fazla artarak 70 milyar dolara yükselirken, Türkiye’nin toplam ticaret hacmi içindeki payı da 6 puan artarak %11’i aşmıştır. 

Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi

İş birliğimiz, yakın dönemde dünyada yaşanan zorlukların aşılmasında kolaylaştırıcı rol oynuyor. 

Uluslararası ekonomik ilişkilerde vizyon, stratejiler ve politikalar yeniden gözden geçiriliyor. Ülkeler ekonomilerinin dayanıklılığını arttırarak sürdürülebilir büyüme ve finans için en uygun şartları ve doğru paydaş ilişkisini oluşturmaya çalışıyorlar. Tedarik zinciri yeniden yapılandırılıyor. Birbirine yakın bloklar içindeki ülkelerle ve komşularla ticaret daha hızlı artıyor.

Türkiye her alanda ve her zaman güvenilir ve güçlü bir ortaktır. Ekonomik merkezler arasında coğrafi olarak uygun bir konumdadır. Yüksek büyüme potansiyeline sahiptir. Bankacılık sektörlerimiz ilişkilerimizin ve büyümenin sürdürülmesinde kritik bir rol oynamaktadır.

Şimdi izninizle ülkemizdeki bankacılık sektörü ile ilgili genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Türkiye, işleyen piyasalara, uluslararası standartlarla uyumlu düzenlemelere, kurumsal alt yapıya ve sağlıklı işleyen bir bankacılık sektörüne sahiptir.

Bilanço büyüklüğü yaklaşık 800 milyar dolardır. Milli gelire oranı %90 civarındadır. 

Bilançonun %60’ı yurt içi mevduat ile finanse edilmektedir. 

Mevduatın tamamına yakını çok geniş bir müşteri ve sektör grubuna kredi olarak kullandırılmıştır. Kurumsal kredilerin payı %50, KOBİ kredilerinin payı %27, bireysel kredilerin payı ise %23 düzeyindedir. 

Sektörel bazda bakıldığında kredilerden en büyük payı imalat sanayii ve ticaretin finansmanı almıştır. Yüksek pay alan diğer sektörler inşaat, enerji, tarım, turizm ve ulaştırma sektörleridir.

Sektörün aktif kalitesinde herhangi bir sorun bulunmamakta olup, NPL oranı %1,6 düzeyindedir ve ihtiyatlı bir yaklaşımla yüksek düzeyde genel ve özel karşılık ayrılmış durumdadır.

Yasal sermaye 89 milyar dolardır. Sermaye yeterliliği %17 ile uluslararası standartların üzerindedir. 

Güçlü özkaynaklar sayesinde bankacılık sektörü zorluklara karşı dayanıklılık göstermiş, ekonomik faaliyetin finansmanına her zaman destek olmuştur. Bu durumun oluşmasında, tecrübeli kriz yönetiminin yanı sıra aktif kalitesinin iyi olması, kredilerin finansmanının mevduata dayalı olması ve rasyonel risk anlayışı önemli rol oynamıştır. 

Bankalarımız çok geniş muhabirlik ilişkisine sahiptir. Bu sayede hem ticaretin finansmanında çok etkin bir rol oynamaktadırlar hem de bankaların yurtdışından borçlanmalarına çok sayıda banka iştirak etmektedir. Son dönemde gerek krediler gerekse sermaye benzeri finansman yoluyla sağlanan dış kaynak girişinde önemli bir artış vardır. Son verilere göre yurtdışı bankalardan sağlanan kredilerde borç çevirme oranı %140’a ulaşmıştır. Bu kaynak büyük ölçüde dış ticaretin ve projelerin finansmanında kullanılmaktadır. 

Bankacılık sektörü yoğun teknoloji kullanan bir sektördür. Dijital bankacılık ürün ve hizmetlerine olan ilgi ve talep yüksek bir düzeydedir. Bu alanda Türkiye birçok ülkeden daha ileri durumdadır. 

Kredilerin ve bilançonun milli gelire oranının hala düşük düzeyde olması, henüz bankacılıkla tanışmayan nüfus oranının yüksek olması, finansal okur yazarlık alanında iyileşme imkanları, genç nüfus, şehirleşme gibi faktörler sektörün büyüme potansiyelini açıkça ortaya koymaktadır. 

Türkiye’de bankacılık yatırım açısından cazip bir sektördür.

Ülkemizde 21 ülkeden 31 yabancı sermayeli banka faaliyet göstermektedir. Yurt dışı yerleşiklere ait bankaların sektör payı %20’nin üzerindedir.

Arap Bankalar Birliği üyesi 10 ülkeye ait 11 bankanın Türkiye’deki sektör payı %14,5’tir. Diğer taraftan, Türk sermayeli bankaların 7 tanesi, Arap Bankalar Birliği’ne üye olan 5 ülkede 14 şube ve 1 temsilcilik ile faaliyet göstermektedir. 

Birlik üyesi ülkelerin Türkiye’deki yabancı sermaye yatırımları 16 milyar dolardır ve toplam içinde %9 oranında paya sahiptir. Türk girişimcilerin birlik üyesi ülkelerdeki yabancı sermaye yatırımlarının tutarı ise 2,3 milyar dolardır.

Değerli Konuklar,

Bankalarımız arasındaki iş birliği, sadece ticaretin ve yatırımların değil aynı zamanda dijitalleşmenin ve yeşil enerjinin de finanse edilmesine yardımcı olacaktır. Daha fazlasını iklim, enerji ve gıda güvenliği alanlarında yapacağımıza inanıyorum.

Türkiye Bankalar Birliği olarak Arap Bankalar Birliği ve üye ülkeler ile iş birliğinin geliştirilmesini önemsiyor ve bu yöndeki çabaları destekliyoruz. 

İlişkilerimizin bölgemiz, iş insanlarımız ve toplumlarımız için önemli faydalar sağlayacağına inanıyorum. 

Sizlere hitap etmekten ve sizleri İstanbul’da görmekten duyduğum memnuniyeti bir kez daha ifade ederek, bu zirvenin ilişkilerimizin daha da ileriye taşınmasına vesile olmasını diliyorum.

Beni dinlediğiniz için teşekkürlerimi sunarım.”

https://www.ifhaber.com/bankacilik/uluslararasi-arap-bankacilik-zirvesi/?feed_id=33518&_unique_id=6650514e50a32

sigorta haberleri

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Allianz - Yükselen Risk Trendleri Raporu 2025

Allianz Commercial 'ın "Yükselen Risk Trendleri 2025" (Emerging Risk Trend Talk) raporu, şiddeti ve sıklığı artan orman yangınlarını küresel olarak yükselen yeni bir risk faktörü olarak değerlendiriyor ve şirketlerin varlıklarını ve operasyonlarını korumak için bu riske karşı farkındalıklarını artırması gerektiğinin altını çiziyor. Rapora göre orman yangınlarının maliyeti 10 yılda 6 kat arttı. Allianz Commercial'ın raporuna göre, orman yangınlarının sıklığı, şiddeti ve coğrafi dağılımı son yıllarda iklim değişikliği, insan faaliyetleri ve değişen arazi kullanım modelleri nedeniyle önemli ölçüde arttı. Hızlı yayılımları ise dünya genelinde çeşitli sektörlerde ve bölgelerde büyük riskler oluşturuyor. Ocak 2025'teki yıkıcı  Los Angeles  orman yangınlarının örnek olarak gösterildiği rapora göre, Batı ABD, Batı Kanada, Güney ve Doğu Avustralya ve Güney Avrupa, orman yangınlarına en çok maruz kalan coğrafi bölgeler. Ancak, bu tür yangınlar artık Kanada'nın ku...

Hayat Finans 1 Milyon Kullanıcıya Ulaştı

Hayat Finans , Türkiye'nin ilk dijital bankası olarak kuruluşunun ikinci yılı içinde 1 milyon kullanıcıya ulaşarak önemli bir eşiği geride bıraktı. Tamamen dijital bir platform olarak tasarlanan, sade, hızlı ve şeffaf bankacılık anlayışıyla bireysel ve kurumsal kullanıcıların finansal ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler sunan Hayat Finans, kısa sürede kullanıcıların beğeni ve güvenini kazanarak hızlı büyümeyi başardı. Temelleri 1937 yılında atılan ve 17 ülkede faaliyet gösteren  Hayat Holding 'in finans sektöründeki yatırımı Hayat Finans, Türkiye'nin ilk dijital bankası olarak kurulduktan sonra 2 yıl içinde 1 milyon kullanıcı sayısına ulaştı. Aynı zamanda Türkiye'de aktif büyüklüğe göre en büyük dijital banka olmayı başardı. Hayat Finans, Hayat Holding'in gücü, dijital banka yetkinlikleri ve tüm kullanıcılara eşit avantajlar sunması sayesinde, kısa sürede kullanıcıların beğenisini ve güvenini kazanarak hızlı büyümeyi başardı. Hayat Finans, fiziksel şubelere ...

Jeopolitik Dengeler, Sigorta Sektörünü Etkiliyor!

Ortadoğu'da yükselen jeopolitik gerilimin, küresel sigorta ve reasürans piyasalarında yeni bir kırılma noktası oluşturduğunu belirten  IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO'su Murat Çiftçi , yaşanan gelişmelerin sektöre etkilerine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Artan küresel gerilimlerin, yalnızca diplomatik dengeleri değil; lojistikten sigortacılığa kadar birçok sektörü doğrudan etkiliyor. Bu gelişmelerin deniz taşımacılığı ve sigorta üzerindeki yansımalarını değerlendiren Murat Çiftçi, "Jeopolitik gerilimler, deniz taşımacılığının sürekliliğini ve güvenliğini doğrudan etkileyen en kritik dışsal faktörlerden biridir. Bu tür gerilimler; gemi güzergâhlarının değişmesine, taşıma maliyetlerinin yükselmesine, limanlara erişimin kısıtlanmasına ve operasyonel risklerin artmasına neden olur. Özellikle çatışma bölgelerine yakın seyreden ticaret yolları –örneğin Hürmüz Boğazı, Kızıldeniz, Bab el-Mandeb gibi hassas geçitler– ciddi tehdit altına girebilir. Bunun s...